GDO’lardan kaçınmak öyle kolay görünmüyor. Çünkü gerçekten GDO’suz yiyeceklere bağlı kalmak göründüğü kadar kolay değil. Genetiği değiştirilmiş gıdalar bugün bütün market raflarında karşımızda durmaktadır. Yapılan araştırmalara göre tüm geleneksel, işlenmiş gıdaların yüzde 80’e yakını bir çeşit GDO içermektedir.

GDO’lar, bir laboratuvarda diğer başka bitkilerden, hayvanlardan, virüslerden veya bakterilerden alınan genler aktarılarak yapay olarak geliştirilen ve bu gıdalarda bulunan yabancı bileşiklerle sonuçlanan DNA’ya sahip gıda çeşitleridir. Bu tür bir genetik değişiklik doğada kendiliğinden olmamaktadır ve bir dizi mühendislik çalışması gerektirmektedir.

Bu çalışmaların belli bir temeli bulunmaktadır. Bir kısmı dünyadaki açlığı gidermek için yapılmaktadır. Bir kısmı ise artan alerji, organ toksisitesi, hormonal bozulma ve diğer sağlık sorunlarına çözüm için yapılmaktadır.

GDO’suz bir yaşam artık kolay görünmemektedir. Gerçek şu ki, hangi gıda maddesinin GDO’suz olduğunu anlamak için çok fazla ayrıntı gerekmektedir. Bugün için esas olarak GDO’lu olarak üretilen ürünler şunlardır: mısır, soya fasulyesi, pamuk, patates, papaya, kabak, kanola, yonca, elma ve şeker pancarı. Ancak sayı az olmasına rağmen bunlardan elde edilen bileşenler sayılamayacak kadar fazladır ve hemen hemen tüketilen bütün gıdalar bir miktar GDO içermektedir. Bu bakımdan bu ürün gruplarına bulunmayan bir ürünün GDO içerip içermediğini anlamak için kuruluşumuz ile temasa geçilmesi en doğru seçenektir.

İnsanlar sağlıklarına, daha bilinçli olarak önem vermektedir. Kuruluşumuz bu düşüncede olan insanların yanında olmak ve onların ihtiyaç duyacağı gıda maddelerini seçmelerine yardımcı olmak amacı ile sorumluluk duygusu ile hareket etmekte ve üretici firmaların bu yöndeki çabalarını kanıtlamalarına destek olmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede üretici firmalara NON GMO belgelendirme hizmetleri sunulmaktadır.